20 Ekim 2015 Salı

I.
Sen beni sevmeyince
Mutsuz oluyorum.
Siz beni sevmeyince
Güzel, ve
Öldürmeyince taze ve sıcacık
Seninle yürüdüğümüz yolları koşuyorum.

II.
Sen beni sevmeyince
Mutsuz oluyorum.
Kahveme süt katıyorum
Derdime dert
Nerede yetim bir kedi görsem
Sessiz sessiz ağlıyorum.

III.
Sen beni sevmeyince
Mutsuz oluyorum.
Bol bol makyaj yapıyorum
Kışları eve dönünce
Yazları sıcak ve kurak geçince
Saçlarımı yoluyorum.

IV.
Sen beni sevmeyince
Mutsuz oluyorum.
Bana bir şey olduğundan değil
Kozmik dengeyi bozuyorum
Savaşlar, depremler, örtbas etmeler
Herkesle ayrı ayrı ölüp
Hep sana doğuyorum

9 Eylül 2015 Çarşamba

İlk ders

Yeni yeni, yeniden ve yine
Devlet diyordu bazı çevreler
Kaç çerçeve eskittiğini
Bile bilmeden
Bile bile görmezden gelerek
Resimlerin
Konuşun efendiler!
Söylemediğiniz pek çok şey kalmıştır mutlaka
Vatan deyin mesela
Kurtarın masadaki mezeleri
bu çaresizlikten
Ve o devlet meseleleri
Bardaklarınıza birer dudak izi olsun
Olur mu hiç öyle şey desinler
Öyle şey olmaz diyenler
Alınlar secdeye değmeden
Kılınsın tüm namazlar
Ve hoş bir sala kalsın havada
Asılı
Asılı kalmış tüm bedenler gibi
boşlukta
Boşluk, bir duvar yazısı lazım şimdi buna
Ne duruyorsunuz efendiler!
Söylenecek bir söz vardır mutlaka
Elinizdeki kanı sıçratacak bir beyaz sayfa
Ne kaldı geriye acıdan başka
Acı'dan söz etmek istiyor şimdi herkes
Yankılanıyor çoğalarak
Söz
"Acının coğrafyasında"
Bir dost bir düşman lazım şimdi bize
Acımızı paylaşacak
Ve acımızı unutturacak
Koca koca harflerle yazılacak
Duvarlara
Eylül'de de ölmek zor
Ölmek zor be arkadaş
Her coğrafyada

22 Ağustos 2015 Cumartesi

BİLİRMİŞ GİBİ

“O değil de” der
Masanın gözdesi
Dahi anlamındaki de
Bırakır kendini uçurumdan
Çünkü gözdeler “o değil de”
Dediğinde
O’lar pılılarını pırtılarını toplayıp
Giderler bu diyardan
Ve gittikleri yeni diyarda yeniden “o” olurlar
Sanki o,
O oluna!
bilirmiş gibi

“Kim lan bu masanın gözdesi?”
Diye sorar sonra masa
-E haklı olarak
Gözde elini sertçe masaya vurunca
Masanın keyfi kaçar
Masaya inen el havaya kalkar
Hesap istenir garsondan
Ve hesap kapatılır
Sanki bir hesap,
Hesap kapatıla!
bilirmiş gibi

Üstünde milyonlarca sigara iziyle
Hoşnut halinden
Sigara söndürülen
Üzerinde
“O” yine kalır masayla
Başbaşa ve yalnız başına
Sanki başbaşa,
Başbaşa kalına!
bilirmiş gibi
Yalnız.

Masadan kalkanlar
Derin düşüncelere dalar
Yollarda,
masa üzerine
“O” olmayanı düşünürler
“İki dakka dur” derler elektrona
Anlamaya çalışırlar
Nötronu ve protonu ve dahi platonu
Ve dünyayı
Sanki dünya,
Dünya anlaşıla!
bilirmiş gibi

o değil de

“Bırakalım beyler şu atom fiziğini”

6 Haziran 2015 Cumartesi

Bir antik yunan heykeline övgü

Bir yılan gibi sokulur
Akar gider
Bir boşluktan diğerine
Bir boşluk nedir
Bir yılandan önce
Kıvrımlarında ölüm vardır
Kıvrımlarında yaşam
Ama değil
Bir boşluk nedir bir yılandan önce
Pul pul olan acılarındır
Acı mı çekmeli
Kıvrılıp  gittiğinde
İyilikle kötülük arasındaki
Bir yılan olsa gerek
Ve bir nokta
Boşluğa daha ne gerek
Bir yılandan önce bir boşluk
Sonsuzlukta salınan
Bütün deneyimlerin
Köprüye varmadan önce yerleştikleri
O imkansız an
Bir kıvrımın olmalı senin
Arada bir geride bıraktığın bir derin
Derinde bıraktığın izler
Ama önce bir boşluk olmalı
Gelip korkusuzca büyüyebileceğin
Tüm karın ağrılarının tanrıçası
Tüm çocuksuz kralların yetim savaşçısı
En başta ve ilk bakışta
Duyulur davullarının sesi
Tarihsiz zamanlarda
Ve isimsiz ayinlerden de öncesi
Soysuz hanedanların ilk temsilcisi
Bir nokta olmalı
Noktalardan bir yılan
Ve kıvılcımlar çıkar
Kıvrımlarından


8 Nisan 2015 Çarşamba

MASANIN ARKHESİ

Zaman zaman gelip oturduğumuz
Ne zaman başımız sıkışsa
ya da unutsak bakışımsızlığı
Gelip sığındığımız
O dağınık masandayız yine
Çekmecelerinden birine
kocaman, siyah bir kuyruklu piyano
Sakladığın
sırların bir de
Utangaç bakışlarının arasında
Hani kaçırırken gözlerini
gözlerimden
O kısacık mesafede
İtiraf etmeye çalıştığın
Günahların
İnce, uzun biçimsiz-biçimli
parmaklarına iliştirdiğin
Kelimeler
El yazına önsöz olan
parmakların gibi
Kelimeler
Ne dediğini bilen parmakların
Bu dağınık masada gezinirken
Gezer gibi bir piyanonun tuşlarında
Dağıtır bir melodiyi
Her vuruşa
Bizi de dağıtacak olan
bu dağınık masaya
Parmakların
Bir düzeni alt üst etmeye yarayacak
Bu masa ve o ince, uzun
Biçimli-biçimsiz parmakların
Düzenimizi bozacak, adımızı soracak
Bizi bir düzensizlikte yeniden
Var edecek olan bu masa
Zaman zaman gelip
Tutunduğumuz
Tutunduğumuz gibi yalnızlıklarımıza