9 Kasım 2014 Pazar

Alesta!

Bir şiirin kıyısından geçiyoruz
Henüz ayak basılmamış
Derken bıraktığımız ayak izlerine
aldırmıyoruz
Nasıl olsa deniz onları alıp;

Bir şiirin kıyısından geçiyoruz
Ormanlarının kokusu ve nehirlerinin korkusu
Göklerinin çizgisi var
Nerede başlayıp bittiğini anlamadığımız
Kumsalın denize vurduğu yerin sezgisi
Henüz ayak basılmamış
Derken bıraktığımız ayak izleri

Bir şiirin kıyısından geçiyoruz
Bir şiir ki,
Bu kıtadan aldıklarını bir başka kıtaya bırakırken
Arada sıkışıp kalmış bir mısraya
Neler sığdırıyoruz
Sığmadığımız için keşfettiğimiz bir yer vardı
Hani hep yeniden keşfetmediğimiz
Modası geçmiş bir kafiye gibi
Ayakların geri geri giderken de
Bırakıyor oysa aynı izi

Bir kıta keşfetmeli
İçinde şiir olan
Ve bir de deniz
Hep batıya gidebileceğimiz

12 Ekim 2014 Pazar

KABARE

Başındaki bir gidince
değerini yitiren sıfır gibidir
Çamlak çömlek patlatamayan hayat
Patlayan ne varsa sınırdadır
Alınan her karar içeride
Geceleri tedirgin uykuları bölüyorsa sıçramalar
Müsebbibi bellidir
Avam Kamarası sıfır
Lordlar Kamarası bir


Onur diye bir şey uydururlar
Sonra açlık der birileri
İnsanlık hak filan
Ne varsa sınırda olan
Hep bölmek ister onlar
Bir ekmeği böler gibi
Ama karnı tok içeridekilerin
İçiniz ısınsın soğuk geçecek bu ay
Lordlar Kamarası’na benden çay!


Kardeşlikten mi söz etmek istiyorsunuz?
Önce düzgün konuşun efendiler!
Telaffuz bir milletin her şeyidir.
Hak mı dediniz, halk mı?
Sesiniz boğuk çıkıyor, anlamıyorum
Sorular ne zamandan beri soğuk bir metal gibi
can yakıyor
Yok bayım, sorgulamak anlamını yitireli çok oldu,
sizinki düpedüz sorgulamak!
Nereli olduğumun ne önemi var?
Avam Kamarası Doğu Ekspresi’nin eski adıdır.


Aramıza sızmaya çalışanlar var
Tüm pislikleri ve bitleriyle
Bir şeyler yapmalı, elden gidiyor vatan
Aynı yerde yaşamak mı?
Aman ne kadar avam!
Bu senenin modasına uygun
bir sınır çekmeli
Giymediklerinizden bir iki bir şey gönderiverin bari
Avam Kamarası’na bir
Lordlar Kamarası’na iki


Tutunacak bir şeyleri olmalı insanın
Elbette
Ama açık olmayan bir şeyler…
Ayırt etmek iyice zorlaştı
Bir sahibi mi olmalı tuttuğumuz her şeyin
Düşen yaprağın
ya da parsel parsel ormanların
Yani demem o ki,
Davud’un üzerindeki örtü
Kaldırılmasaydı,
Rönesans yine Lordlar’a kalmayacak mıydı?


Şimdi eşitlikten bahsetmenin tam sırası
Nedir bunun tarihçesi, doğrusu eğrisi
Eşittir doğana kadar herkes
Eş olmadan doğmaz çünkü
Hiçbir ana kuzusu
Kuzularla ve çobanlarla
Binlerce yıllık bir sidik yarışı
Hazır lafı açılmışken
Nerede çokluk orada bokluk
dese de Lordlar Kamarası
Bir kere tadına varmışız
Bitmez bu demokrasi arayışı
Yine de adalet olmadan olmuyor, derdi
Bir adam, omuzları geniş, iri yarı
Herkes en iyi bildiği işi yapmalı
Ayaklar baş olmayacak
Otuz dört sene önce
Nasıl takıldıysa bu milletin döşüne
Beş’i bir yerde
yine öyle
Avam sessiz kalacak
Lordlar Kamarası açık ara önde.


Arada bir uyanır gibi olur
Sağına soluna döner
Üzerindeki örtüyü
iyice kafasına çeker
Halk dedikleri bu dev.
İnsan olmak başlı başına çirkin bir şey
Hele de bir araya gelirlerse
Vay o zaman halimize!
Kan dökerek aldıklarını
Yağ karşılığı satan
Evet evet, hani şu kuyruğu olan
Böyle bir millet işte
Neresini tutsan elinde kalan
Başa bela olur bunlar
Çekmesi zor ama
Yine de seviyor insan
Sebebini bilmeden
Hele bir de içince,
İsterim hepinizi kurtarayım
Yanına biraz meze alayım

Lordların da, avamın da…

6 Eylül 2014 Cumartesi

BİLMEDİĞİN ŞEYLER

Yakışıksız yakıştırmalarda bulunur
tekdüze yalanlar söylersin
Yağmurda yürümez
sigaranı hızlı içersin
Adımlarının arası olması gerekenden büyük
Hiç acelen yokmuş gibi davranıp
hep erken gidersin
"Sen" diye başlayan cümlelerin var bir de
Yüklemleri gri bir genellemenin
esaretinde genişlemiş
Genelgeçer yargıların sonra
kaygılarından kaynaklı
Ne zaman kurtulacak bir vakit bulsan
bu belirsiz çağının durağanlığından
Durup durup o ânı düşlersin
Eğilip öperim
ötekileştirmeden dudaklarını
İçime alırım ne varsa
ucuna kadar gelen dilinin

boşuna yorma kendini kelimelerle
sözden başka şeyler söylemeli
insan diliyle.

31 Ağustos 2014 Pazar

LAN'LI LUN'LU ŞİİR

I.

Yabancı bir ülke gibisin şimdi
Dilini, dinini, imanını...
Bilmiyorum
Ortak bir dil vardı anlaştığımız
Hatırlamıyorum
Tanımadığım sokaklarda dolaşıyorum
Gece vakti belli ki
Pis ışıklar var, yerler ıslak
Yolumu kesiyor iri yarı bir şey
"Kimsin lan sen!" demek istiyorum
Diyemiyorum
Biliyorum kim olduğunu
Ne saçma soru bu!
-Çocukluğunu biliyorum
Korkularını, sevinçlerini
Ayaklarımın altında kum gibi bir şeyler
Bakıyorum
Pirinç taneleri-
Eğilip bir taş yerden
Yabancı düşmanlığı değil
Hep en çok sevdiklerimi hedef alırım ben

II.

Dilini diyorum, dilini anlamıyorum
Serin bir kafedeyiz
Eskilerden bir şarkı, je veux diyor
Oturmuş karşımda bir şeyler diyor
Herkes bir yerlere gitmiş
Herkes hep bir yerlere gider zaten
Ben neden burada oturdum kaldım diye
Düşünüyorum
Cevabını bulamayınca sinirleniyorum
Okkalı bir küfür savurdum
Kimseye değmeden çıktı gitti o da
Aralık kalmış kapıdan

III.

Bir kamyonun kasasındayım
Eli yüzü kirli insanlar var
Ellerime bakıyorum
Tırnaklarımda kurumuş kan
Ölmedi ki, diyorum
Bir eve gidebilsem, temizlerim hemen
Sanıyorum.
Ensemde nefesini hissediyorum
"Niye geldin lan sen!" diyorum
Biliyorum niye geldiğini
Ne saçma soru bu!

IV.

Yoldayım, yolun ortasında
Etrafta canlı hiçbir şey yok
Ağaçları söylemiyorum
Çünkü onlar hareket etmiyorlar
Ben de hareket etmiyorum
Ama canlısın sen, diyor
Gelmiş arkama oturmuş!
Madem dilimi biliyordun, niye konuşmadın?
Gülüyor, sivri dişlerini gösteriyor
Siktir git lan! diyorum
Gitmiyor
Yüzükoyun yatıyorum yola
Yüzüm sıcak asfalta yapışıyor
Kulağımda belli belirsiz bir titreşim
Bir araba geliyor belli ki
Bir araba gidiyor belli ki
Herkes gelir
Herkes gider
Hayat saçma bir soru belli ki
Ellerimin bir kokusu var
Bir bırakılmışlığın
ve bir bağımlılığın kokusu
Sonra avuç içlerimin terlemişliği var
Mideme doğru bir baskı var mesela
Ağır gelen bir şeyler var
Ankara’da ayaz var bugün
Havada karbonmonoksit var
Cebeci’de bir yalnızlık
Koridorda karanlık var
Kurtuluş’ta kurtuluş yok bugün
Kurtuluş’ta bir savruluş var
Her şey var bugün
Her şey yok bugün
Bir şey yok bugün
Ellerimin kokusu dışında
Hiçbir şey yok bugün.
Her kelime bir sonrakini zorluyor
Her kelime biraz zorba
Her kelime biraz tehditkar
Söylemeye çekiniyorum
Kırılan bir şey var kelimelerce
Ve kelimelerle
Bir cinayet işlenmek üzereydi
Son anda yetiştim
Ama yaralamıştı kelimeler
Kanatmıştı
Kelimeler unutuluyor bugünlerde
Kimse önemsemiyor
Elini kolunu sallayarak geziyor
Katiller
Bir inancı boğuyor bir sevgiyi kanatıyorlar
"Son anda yetiştim
Ama yaralamıştı kelimeler
Kanatmıştı
Kelimeler unutuluyor"

Kan kokusu hep kalıyor